IRCDefteri - En İyi IRCForum Sayfasi
  SohbetYaz.Com


 Kayıt ol  Bugünkü Mesajlar  Arama

Etiketlenen üyelerin listesi

 
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 17.Ocak.2019   #1
Çevrimdışı
Menopoz Sonrası Oluşan Osteoporoz


Halk arasında kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz riski kadınlarda özellikle menopoz sonrasında önemli ölçüde artmaktadır. Bu nedenle menopoz sonrasında kadınların osteoporozdan korunmak için yaşam tarzlarında önemli değişikliklere gitmek gerekmektedir.

Osteoporoz aynı zamanda metabolik kemik hastalıkları arasında en sık görülendir. Kemik erimesi olan kişilerde kemiğin kütlesi azalır ve bu nedenle kemik yapısında ve kalitesinde bozulmalar meydana gelmektedir.

Osteoporoz görülen kişilerde meydana gelebilecek olan en tehlikeli durum sessiz kırık adı verilen ani kırıklardır. Bu kırıklar özellikle omurgada meydana gelmekte ve tedavi altına alınmadığı takdirde boyun kısalması, nefes darlığı ya da kamburluk gibi istenmeyen durumlar ortaya çıkabilmektedir.

Kimler Risk Altında?

Osteoporoz genellikle çevresel şartlar ile ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle yaşam tarzını değiştirmek osteoporozdan korunmak için önemli bir yöntemdir.

Özellikle sigara ve alkol tüketen kişiler risk altında bulunmaktadır. Ayrıca hareketsiz bir yaşam standardına sahip olan ve aşırı kilosu bulunan kişiler için de osteoporoz riski oldukça yüksektir. Alınan kalsiyum miktarı da osteoporoz da önemli rol oynamaktadır.

Çocukluk döneminden itibaren düşük miktarda kalsiyum alan kişiler de osteoporoz görülme riski diğerlerine göre daha yüksektir. Osteoporoz genel olarak çevresel etmenlerden dolayı ortaya çıksa da bazı kişiler diğerlerine göre genetik olarak osteoporoza daha yatkındır. Bu nedenle ailelerinde osteoporoz geçmişi olan kişilerin daha dikkatli olması gerekmektedir.

Osteoporozdan Korunmak İçin Yapılması Gerekenler

Osteoporozdan korunmak için beslenmeye dikkat etmek son derece önemlidir. Özellikle taze yeşillik, yeşil sebze ve balık tüketimi osteoporozdan korunmak için tüketilmesi gereken besinlerin başında gelmektedir. Ispanak, lahana ve brokoli gibi kalsiyum açısından zengin gıdaları tüketmek önemli ölçüde yardımcı olmaktadır.

Sağlıklı bir bireyin 50 yaşından sonra günlük yaklaşık olarak 1200 mg kalsiyum alması tavsiye dilmektedir. Bu miktar gıdalardan elde edilebilir bir miktardır.

Kalsiyumun yanı sıra D vitamini de kemik sağlığında önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle güneşli havalarda her gün 15-20 dakika güneşlenmek vücudun yeteri miktarda D vitamini sentezleyebilmesi için yeterlidir. Ancak bu esnada güneş koruyucu kremlerin kullanılmaması gerekmektedir.


Polikistik Over Sendromu Genetik Geçişli Mi?

Polikistik over sendromu doğurganlık döneminde olan kadınlarda en çok karşılaşılan hormon bozukluklarının başında gelmektedir. Yaklaşık olarak her 10 kadından 1’inde polikistik over sendromuna rastlanılmaktadır. Sendrom, hastaların vücudunda önemli değişikliklere neden olmaktadır. Bunların başında adetlerin düzensizleşmesi, vücutta tüylenme ve kilo problemleri gelmektedir. Daha ileriki evrelerde ise başta kısırlık olmak üzere daha birçok ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Bu gibi etkilerin görülmemesi için hastalık düzenli olarak kontrol edilmelidir. Polikistik over sendromunun nedenleri hala belirsiz ve tartışmalı olmakla beraber özellikle ergenlik dönemindeki genç kızlarda yüksek oranla görülmektedir. Belirtilerin görüldüğü hastaların vakit kaybetmeden uzman doktor tarafından muayene edilmesi önerilmektedir.

Neden Meydana Geliyor?
Polikistik over sendromunun ortaya çıkmasının arkasında yatan sebepler tam olarak bilinmese de bazı tahminler bulunmaktadır. Bunların başında genetik ve çevresel faktörler gelmektedir. Sendrom merkezi sinir sistemi, hipofiz bezi, üreme sistemi ve diğer vücut dokuları arasında bulunan etkileşimin bozulmasından kaynaklanmaktadır. Özellikle üreme çağındaki kadınlarda endokrin bozukluğu olarak da görülebilmektedir. Polikistik over sendromu aynı zamanda tip 2 diyabete de neden olabilmektedir. Kandaki yağ oranında yaşanan yükselme ve hipertansiyon gibi rahatsızlıklara da zemin hazırlayabilen polikistik over sendromunun nadir durumlarda kalp krizi ve koroner kalp rahatsızlıklarına da neden olduğu gözlemlenmiştir. Sendromun tanısının konulabilmesi için radyolojik tetkiklerin gerçekleştirilmesi, hormonal tahlillerin yapılması ve insülin direnci varlığının tespit edilmesi gerekmektedir.

Tedavi Yöntemleri
Polikistik over sendromunun tam olarak neden ortaya çıktığı bilinmediği için tek ve kesin bir tedavi yöntemi de bulunmamaktadır. Tedavi yöntemleri hastalarda görülen belirtiler ve şikayetlere göre çeşitlenmektedir. Adet döngüsünde düzensizlik yaşayan hastalarda genel olarak doğum kontrol hapı kullanımı ile rahatsızlığın önüne geçmek hedeflenmektedir. Ayrıca çocuk isteyen hastalarda ise yumurtlamayı arttıran ilaçlar kullanılmaktadır. Doğal yolla hamile kalma konusunda başarısızlık yaşayan hastalarda aşılama veya tüp bebek tedavisi gibi yöntemlere başvurulabilmektedir. Aşırı kilo sendromun şikayetlerinin artmasına neden olmaktadır ve bu nedenle polikistik over sendromuna sahip olan kadınların yaşam biçimlerinde önemli değişikliklere gitmesi ve düzenli olarak spor yapması önerilmektedir.


Sitoplazma Transferi Nedir?

Sitoplazma transferi özellikle ileri yaşta hamile kalmak isteyen anne adayları için önemli bir kurtarıcı tedavi olma yolunda hızla ilerler. Günümüzde kadınların daha çok profesyonel hayata ağırlık vermesi ile çocuk sahibi olma yaşı hızla artıyor.

İlerleyen yaşlarda çiftlerin doğal yollardan gebelik elde etme şansı düşüyor. Özellikle 40’lı yaşların başında ise artık doğal yolla gebelik imkansız hale gelmektedir ve tüp bebek tedavileri ön plana çıkar.

Tüp bebek tedavisi ile birlikte uygulanan sitoplazma tedavisi ebe kalma şansını önemli ölçüde arttırmaktadır. Yaşın ilerlemesi ile beraber yumurta kalitesinin düşmesi ve buna bağlı olarak elde edilecek olan embriyonun da düşük kaliteli olacak olması nedeniyle sitoplazma transferine ihtiyaç duyulabilir.

Sitoplazma Transferi Nasıl Gerçekleştirilir?

Tüp bebek tedavisinde kadından yumurta ve erkekten sperm hücresi alınır ve bu hücreler bir araya getirilerek döllenir. Daha sonra döllenmiş yumurtanın blastosit halini alması beklenir. Sitoplazma transferinde ise sürece üçüncü bir kişiden alınan yeni bir yumurta hücresi daha dahil olur.

Sitoplazma transferinde ise yumurta hücresi döllenmeden önce çekirdeği alınır ve daha sonra diğer yumurta hücresinden alınan çekirdek yerleştirilir ve bu şekilde döllenir ve daha sonra ise embriyonun anneye transferi gerçekleştirilir.

Sitoplazma transferinin aynı zamanda anneden çocuğa geçecek olan genetik hastalıkların önlenmesinde de önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Bu işlem herkese değil sadece gönüllü olarak isteyen anne adaylarında tercih edilir.

Gebelik Sonrası

Sitoplazma transferi ile kombine şeklinde uygulanan tüp bebek transferi ile elde edilen gebeliğin diğer tüp bebek gebeliklerinden herhangi bir farkı bulunmamaktadır. Tüp bebek tedavisi görmüş olan anne adaylarında olduğu gibi gerekli kontrollerin yapılması, anne ve bebek sağlığının yakından takip edilmesi genellikle yeterli.

Özellikle ileri yaşta gebelik yaşayan anne adaylarının gebelik sürecinde oldukça dikkatli olmaları ve yaşam tarzlarını değiştirmeleri gerekmektedir. Bilhassa leigh hastalığı gibi tekrarlayarak düşüklere neden olan ve merkezi sinir sistemini ciddi derecede etkileyen hastalıklarda sitoplazma transferi bu hastalığın bebeğe geçmesini engellemektedir. Sitoplazma transferi ile yumurtalarda meydana gelen yaşa bağlı fonksiyonel bozuklukların önüne geçilir.

Op. Dr. Seval Taşdemir
Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı

Facebook: @drsevaltasdemir
Instagram: @drsevaltasdemir
 

IRCForumda.Net Reklamlar
sohbet isami sohbet
 



Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık