IRCDefteri - En İyi IRCForum Sayfasi
  SohbetYaz.Com


 Kayıt ol  Bugünkü Mesajlar  Arama

Etiketlenen üyelerin listesi

Yeni Konu Aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 07.Temmuz.2023   #1
Çevrimiçi
~Sadness~
GüL..


Adım gül.
Burada yeşerdim yeşereli, günün yarısı ağlamakla, diğer yarısı gülmekle geçti.
Öğleye kadar Bülbül gelmedi diye ağladım.
Öğleden sonra Bilal geldi diye sevindim.
Öğrenciler gelir geçer yanımdan. Onları Bülbül zannederim çoğu kez. Konuşurum, dertleşirim, açılırım.
Bilal, en çok sevdiğim delikanlıdır. İkinci sınıfa gidiyor.
Gelmedi bugün. Bunca yıl beni görmeden geçmeyen Bilal gelmedi. Belki okula da gelmemiştir. Bilal âşıktır bana. Kokuma, rengime âşıktır. Bana varlığın efendisini anlatır. Beni görünce onu hatırlıyormuş. Benim adım onun adındanmış. Kokum da onun kokusundan.
Semih, İlkay, Sevtap, Bahar, Servet, Enes, Çağrı, Çağlar, Görkem, Ömer, Serdar, Mehmet aynı sınıfta okuyorlar. Bu sabah benim burada toplandılar.
Kulübün ilkelerini konuştular. Proje hazırlayıp okul idaresine sunacakmış. İki gruba ayrıldılar. Biri çiçek kokusunun insan üzerindeki olumlu etkilerini, diğeri şehrin tarihi mezarlarının öykülerini araştıracak.
Şıp şıp düşen yağmurun, tatlı, yumuşak dokunuşu altında konuşup dağıldılar.
Fakat Bilal gelmedi.

Jilet gibi ütülü pantolonu, apak gömleği, kırmızı çizgili kravatını göstermedi. Bilal, bir tertip, bir disiplin insanıdır. Gelmedi işte.
Zil çaldı. Dersler başladı , dersler bitti. Okul dağıldı. İkinci gün yine servislerle çocuklar okula geldi ama, Bilal onların aralarında yoktu. Klüpçüler olmasa, şu insan yığınının içinde insana hasret yaşayacağım.

Edebiyat öğretmenleri geçti yanımdan. Yapraklarımı tepelediler, ezdiler, kokumu kokladılar. Ama, kadrimi bilemediler. Adı Şükrü olan edebiyatçı ise yaprağımı bile tepelemedi. Yüzüme de bakmadı. Kulüpçülerden Enes söyledi, o hocanın kitabı varmış. Beni görmedikten sonra kitabı olsa no’lur? Takdir’in var ettiği şu ben güzellik harikasını görmedikten sonra kitabı olsa ne olur, olmasa ne olur? Bir o mu sanki! Resimci görmedi, müzikçi görmedi, tarihçi görmedi, biyolojici görmedi.
Bilal’im olsaydı beni görmeden geçer miydi?

Otururdu başucuma, başlardı anlatmaya. Evde nasıl karşılandığını, ablasının nişanlısıyla nasıl halleştiğini, annesinin babasına sürpriz hazırladığını, küçük kardeşine telden traktör yaptığını… daha neler neler...
Müdür de görmüyor beni, müdür yardımcısı da. Oysa, Milli Eğitim Müdürü gelince şirin şirin goncalarımı koparıp ona sunmuşlardı da, teşekkür ve tebrik almışlardı. O sayede bir iki bakmışlardı. Hatta, müdür yardımcısı bana su bile getirmişti. Su, benim hayat gıdamdır. Onsuz yaşayamam. Bilalsiz yaşar mıyım sanıyorsunuz. Dikenime bakıp beni hep acıtan sanmayın. Ben de sizin gibi duygular taşıyorum.


Müdür o günleri çoktan unuttu. Goncalarım açılırsa ancak, o da belki, yanıma yaklaşıp hatırımı sorar. Menfaaçi n’olacak! Bahçıvan Halil Efendi olmasa burada beni barındırmazlar. Bilal neden gelmedi acaba?
Geçen sene Bilal’in ablası yeni nişanlanmıştı. Ablasına goncalarımdan götürmek istiyordu. Beni az sıkıştırmadı, hadi aç, hadi aç diye. Gene gelse, hadi goncanı çıkar da ablama götüreyim dese. Annesinden, babasından, küçük kardeşinin muzipliklerinden anlatsa.
Aylar geçti. Bilal gelmedi.

Öğrenciler, okul çıkışlarında grup grup dağıldılar. Kırmızı, beyaz, kahverengi elbiseleriyle sokakları doldurdular. Bahar geldi. Yazılılar bitti. Karneler verilecek nerdeyse. Fakat, Bilal yok.
Kulüpçüler proje yarışmasında en beğenilen ilk beşe girmişler. Bir seviniyorlar, bir seviniyorlar!

Dün akşam goncalarımdan koparıp gitmişler. Soramamıştım acelelerine bakıp. Doktor, doktor deyip durmuşlardı. Çağrı ile Çağlar’ın doktor olmak istediklerini biliyordum. Kesik kesik cümlelerinden ne dediklerini anlamamıştım.

Bu sabah yine toplandılar. Hepsinin gözü yaşlıydı. Enes, cebinden bir mektup çıkarıp kollarımın arasına yerleştirdi. Üstünde Bilal yazıyordu. Sevindim Bilal’imden haber var diye. Servet koltuğunun altındaki gazeteyi açıp yüksek sesle okumaya başladı:
“Üç aydan bu yana kanser tedavisi gören liseli genç hayata veda etti.”
Yeniden ağlamaya başladılar. Bilal artık hiç gelmeyecekti. O sabah son goncamı İlkay’a verdim. Bir daha goncam olmayacaktı.
Halil amca işten çıkarılmıştı. Yeni bir iş arıyordu. Dün geldi, beni söküp Bilal’in kabrine götürdü. Mezarın üzerine özenle dikti.
Ben artık Bilal’in bülbülüyüm.
  Alıntı ile Cevapla

IRCForumda.Net Reklamlar
sohbet isami sohbet
Cevapla



Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık